Romatoid Artrit (RA), esas olarak el ve ayak bilekleri gibi küçük eklemleri simetrik olarak yani dönüşümlü olarak etkileyen kronik inflamatuar bir romatizmadır. Sadece küçük eklemleri değil, diz, kalça ve omuz gibi büyük eklemleri de etkileyebilir. Dünyada en çok görülen iltihap romatizmalardan biri olmaktadır ve eklemlerde çok fazla yıpranmaya ve şekil bozukluğuna sebep olan romatizmalardandır.
Nasıl oluştuğunun nedeni bilinmemektedir. Genetik yatkınlık önemli olmakla birlikte tüm hastalar için geçerli değildir. Yani bu yüzden genetikliğe yakınlığı olan her kişide Romatoid Artrit gelişim göstermez ve genetik yakınlığı olmasa da rahatsızlık ortaya çıkabilir. Genetik yatkınlık, basitçe, bu insanların görülme şansının daha yüksek olduğu anlamına gelir. Şu anda farkında olmadığımız bazı çevresel ve fiziksel faktörlerin, hastalığın gelişiminde rol oynaması veya tetikleyici olması muhtemeldir.
Özetle günümüzdeki nedeni hakkında şu söylenebilir: Romatoid Artrit, genetik yatkınlığı olan kişilerde ortaya çıkabilen, bilinmeyen bazı çevresel ve fiziksel faktörleri de beraberinde getiren bir hastalıktır. Bazen hastalığın tetikleyicisi büyük üzüntü, stres, mikrobiyal faktörler ve diğer sebepler olabilir ve bazen de hiçbir tetikleyici bulunamayabilir. Bulaşıcı bir hastalık değildir.
Her yaşta görülebilmesine rağmen genellikle 20 - 50 yaş arasında başlar. Kadınlarda 23 kat daha sık görülür. Tüm ülkelerde ve ırklarda görülebilir. İnsidans bazı ırklarda daha yüksek, bazılarında daha düşük olabilir. Yerli Güney Afrikalılar arasında bu oran binde 1 iken, örneğin bazı Hint topluluklarında yüzde 5'e kadar çıkıyor. Türkiye dahil yedi Avrupa ülkesinde RA insidansı ile ilgili araştırmalar son zamanlarda devam etmektedir.
Ülkemizdeki çalışma, TRASD (Türk Araştırma ve Araştırma Derneği) derneği çatısı altındaki Akdeniz Üniversitesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Kliniği (FTR) başkanlığında ülke genelindeki birçok üniversite ve FTR kliniğinin desteği ile tamamlanmıştır. Romatizma Kontrolü). Bu bakımdan Antalya, tüm Türkiye'den göç alan bir bölge olarak ülkemizin genel durumunu yansıtabilir. Akdeniz Üniversitesi Romatoloji Kliniği'nin 2004 yılında yaptığı bir çalışmada, Antalya şehrinde RA insidansı binde 3,8'dir (tahminen 260 kişide bir).
Erken teşhis ve tedavi çok önemlidir. Bu anlamda ne kadar uzun sürerse, hastayı kontrol etmek o kadar zor olacaktır veya hasta geri dönüşü olmayan zararlar görmüş olabilir. Son senelerde piyasa sektörüne çıkan bazı tedavi ilaçları hastaların mühim bir kesiminde önemli bir ilerleme kaydetmiş ve her yıl daha da yeni tedaviler oluşturulmaktadır.
Ancak tüm bu tedavilerin hastalığı tamamen ortadan kaldırmadığı, ancak uygulandığında etkili olan bir iyilik sunduğu unutulmamalıdır. Başka bir deyişle, RA tedavisini hipertansiyon veya diyabet tedavisi olarak düşünmelisiniz. Daha açık bir şekilde ifade etmek gerekirse, hastalık devam ettiği sürece ilaç tedavisi devam edecektir. Ancak bu, hastayı "hastalığım asla geçmeyecek, benimle kalacak" gibi karamsarlaştırmamalıdır. Tedavinin amacı, hastalığın neden olduğu hasarı önlemek ve hastanın normal veya normale yakın bir yaşam sürmesini sağlamaktır.